UYARI

DESTEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ... CLICK HERE TO SUPPORT.

İntihar Girişiminin Nedenleri

İntihar girişimini çok daha detaylı olarak ve farklı perspektiflerden ele alan bir çerçeve mevcut değildir. Aşağıda verilen nedenler biraz daha kapsamlıdır:

1. Fedakarlık sonucu/kahramanca intihar. Bu tanıma, grubun yararı için gönüllü ölme girmektedir. Örnekler arasında, Thermopolae’deki Yunanlılar, İk**** Dünya Savaşı sonundaki kamikaze pilotları; Viyetnam Savaşı’nı durdurmaya çalışmak için kendilerini yakan Budist keşişler ve diğerleri; aileleri için daha fazla yiyecek kalsın diye kendilerini öldüren yaşlı İnuit (eskimolar); 1930’ların sonları ve 1950’lerin başlarındaki Purge Duruşmaları sırasında çıkarılan suçlamaları kabul eden bazı komünistler; taleplerine cevap vermeyen İngiliz otoritelerine karşı Gandhi’nin açlık grevi taktiği yer almaktadır.

2. Felsefi intihar: Stoikler ve varoluşçular gibi çeşitli felsefi okullar bazı durumlar nedeniyle intihar etmeyi savunmaktadır.

3. Dini intihar. Bir amaç uğruna ölme şeklinde gerçekleşen dini intihar uzun bir geçmişe sahiptir. Bu, Hıristiyanlık’ın başlangıç yıllarında ve ayrıca Reform, Karşı Reform (counter reform) ve Engizisyon öncesinde ve sırasında yok edilen dince kabul olunmuş inançlara aykırı çeşitli düşüncelerde görülmektedir. Daha yakın zamana ait örnekler arasında, İsviçre, Fransa ve Kanada’daki Güneş Tapınağı; Mart 1997’deki San Diego Hale-Bopper’lar verilebilir.

4. Dayanılmaz bir durumdan kaçma: Bunlar arasında zulüm, ölümcül bir hastalık veya kronik ıstırap yer almaktadır. Tarihten şu örnekler verilebilir: İntihar salgını ortaçağ Avrupası’ndaki Museviler arasında sıkça yaşanmaktaydı (bazen Hıristiyanlık’a dönmeleri ve ölüm arasında bir seçim yapmaları isteniyordu). Daha sonra, Yeni Dünya’da hem Kızılderililer hem de siyah köleler zulümden kurtulmak için topluca intihar etmişlerdir.

5. Ortaçağ Avrupası’nda salgın hastalıklar zamanında geniş sayıda intiharlar meydana gelmişti. Daha yakın zamanda, AIDS kurbanlarından bir çoğu arasında intihar gerçekleşmiştir. Papa Gregory VII’nin önceden evlenmesine izin verilen din adamlarına (clergy) evlenmeme yeminini zorunlu kıldıktan sonra 1075 yılında rahipler ve eşleri arasında bir intihar dalgası ortaya çıkmıştı.

Cinayet işleyenlerin önemli bir kısmı intihar eder. Seri cinayet işleyen 621 kişiden %4’ü daha sonra yaşamlarına son vermiştir;4 ve intiharların yaklaşık %1.5’unu da cinayet takip etmektedir.

Sözü edilen durumların hepsi ilk anda dayanılmaz gelir. Ancak, adolesan depresyonunun çoğu bir olaya-kötü not, bir ilişkinin kaybedilmesi- karşı bir reaksiyondur. Ne yazık ki bu adolesanlar söz konusu durumların sonsuza kadar sürmeyeceğinin farkına varmazlar.

6. Aşırı alkol ve diğer narkotik ilaç kullanımı. Alkol ve depresyon arasında sıkça gözlenen bağlantı şu şekillerde açıklanabilir; (a) Alkolizm arkadaş, aile ve işin kaybına yol açabilir bu da sosyal izolasyona neden olur. Ancak, burada tersi bir durum da söz konusu olabilir; aile ya da işle ilgili problemler alkol kullanımını beraberinde getirebilir; (b) alkol ve intiharın her ikisi de depresyon ve ıstırapla başa çıkma girişimleri olabilir; (c) alkol, intihar girişimlerinde sıkça kullanılan sakinleştirici ilaçların etkilerini arttıracaktır; (d) alkol impulsif hareketlerin boyutlarını arttırabilir.

Bu son iki noktanın önemi büyük oranda öldürücü yöntemler kullanan intihara teşebbüs eden alkoliklerin intihara-niyet testlerinde önemli derecede düşük puanlar ile vurgulanmaktadır. Ölüme niyet ve öldürücü yöntem arasında sadece alkolik olmayanlar için bir korelasyon bulunmuştur. Dolayısıyla, alkolizmin intihara neden olduğunu değil aralarında bir bağlantı olduğu iddia etmek kesin bir ifade olur.

7. Romantik intihar: “Onsuz yaşamanın bir anlamı yok.” Bu duygu inceliği Romeo ve Juliet’te olduğu gibi gençler arasında, fakat uzun yıllar bir arada yaşayıp çiftlerden biri öldüğünde, çok yaygındır.

İntihar anlaşmaları (ikili intihar) Batı Avrupa’da meydana gelen intiharların %1’ini oluşturmaktadır. Büyük bir çoğunlukla, bu kişiler 51 yaşından fazladır; bunlara bir istisna Japonya’dır, çünkü burada ikili intiharların %75’i sevgililer arasında gerçekleşmektedir.12

8. Yıl dönümü intiharı. Burada, genellikle bir aile bireyi olmak üzere, sevilen birinin aynı ölüm yöntemi ve tarihin kullanıldığı görülmektedir. “Taklit intiharı” genellikle ölüme odaklanması açısından yıldönümü intiharına benzemektedir, fakat kullanılan yöntem ve tarih farklıdır.

9. Bulaşıcı intihar. Bu durumda, bir intihar diğerleri için tetikleyici olmaktadır. İntiharın bu şekli adolesanlar arasında yaygındır. Örneğin, 8 Nisan 1986’da 18 yaşındaki Yukiko Okada yed**** kattan aşağı atlamıştır. Yakın zamanda, Japonya’nın en iyi yeni şarkıcısı ödülünü almıştır. Medyanın ilgisi çok yoğundur. Biri dokuz yaşında olmak üzere 33 genç bu olayı takiben 16 gün içerisinde yaşamlarına son vermişlerdir; bu intiharlardan 21’i binalardan atlayarak gerçekleşmiştir. Dünyanın pek çok yerinden benzer örnekler verilebilir. Macaristan güzellik kraliçesinin intiharını takiben genç kızlar arasında intihar salgın hale gelmiştir; bu geç kızlar aynı yöntemi kullanmışlardır.

Öte yandan, başka çalışmalar gazetedeki haberlerle intiharlar arasında bir bağlantı tespit etmemiştir. Aynı zamanda da, başkalarını taklit etme şeklindeki intiharlar tutarlı olarak da meydana gelmemektedirler. Örneğin, Nirvana grubunun şarkıcısı Kurt Cobain’in 1994’teki ölümünü takiben intiharlar yaşanmamıştır.21

10. Başkalarını manipüle etme girişimi. “Eğer istediğimi yapmazsan kendimi öldüreceğim.” cümlesi bu tip intiharlarda işin içine giren nedeni oluşturmaktadır. Ancak, intihar nedeninin kişileri manipüle etme amaçlı olması intihar düşüncesinde ciddi olunmadığı anlamına gelmemektedir.22 Ayrıca, bu durumdaki kişiler öldüklerinde veya girişimleri sonucunda sakat kaldıklarında, buradaki niyet diğer kişinin suçluluk duymasıdır ve girişimde bulunan kişi de genelde sonuçta ölme niyetinde değildir.

11. Yardım iste veya bir sıkıntı/üzüntü mesajı gönder. Bu kişilere isteğini yaptırma amaçlı intiharlara benzemektedir, ancak farklı olarak burada istenilen belli bir şey yoktur. Burada intihar dayanılmaz bir acı ve ıstırap yükünün ifadesidir. Bu herhangi bir yaşta gerçekleşebilir, fakat gençler arasında daha yaygındır. Ancak, ebeveynler intihar teşebbüsünün önemini küçümseyebilirler veya kabul etmeyebilirler. Bir çalışmada, adolesanın intihar girişiminde bulunduktan sonra tedavi için başvuranlar bu vakaların sadece %38’ini oluşturuyordu. Bir çocuk psikiyatristi şöyle der: “Çoğunlukla ebeveynleri problemin farkına vardırmak güçtür, çünkü problem olan kendileridir.”

12. “Sihirli düşünce (fantezi) ve ceza. Bu durum bir güç ve tam bir kontrol hissi ile bağlantılıdır. “Ben öldüğümde üzüleceksiniz” fantezisi bu tip intiharda işin içine girmektedir. Eski bir Japon geleneği bu konuya örnek olarak verilebilir: hakaret etmiş olan ya da aşağılayıcı davranmış olan kişinin kapı eşiğinde kendini öldürme geleneği. Bu manipulatif intihara benzemektedir, fakat sonuçta ölme niyeti vardır. Buna bazen “agresif” intihar adı verilmektedir. Bir güç mücadelesinde, eğer kazanamazsanız kendinizi öldürerek en son söze siz sahip olabilirsiniz.

13. Kültürün onayı. Japon toplumu (Romalılar gibi) geleneksel olarak, onur meselesi işin içine girince intiharı kabul ve teşvik etmektedir. Bir Japon şirketinin yöneticisi, ürettikleri besinler yanlışlıkla bazı kişileri zehirleyince, şirketinin hatasından kendisini sorumlu tutarak intihar etmiştir. Japonya’da tek bir yılda 1986’da 275 şirket yöneticisi yaşamlarına son vermiştir.


14. Kendi ızdırabı/sefaleti için suçlayacak başka bir dış kaynağın bulunmaması. Andrew Henry ve James Short, birinin mutsuzluğu için dışa ait bir neden olması durumunda verilecek en uçtaki yanıtın şiddetli öfke ve cinayet olduğuna ilişkin bulgular ortaya koymaktadır; yine aynı araştırmacılar dışa ait bir kaynağın bulunmaması durumunda en uç yanıtın depresyon ve intihar olma olasılığının yüksek olacağı görüşünü de bulgularla desteklemektedirler.25 Dolayısıyla, evlilik ve çocuklar ile intihar oranının düşük olması durumu bağlantılıdır, aynı zamanda bunlar ve yüksek cinayet oranı arasında korelasyon vardır.

Henry ve Short, ayrıca, yaşamın ekonomik kalitesi arttıkça cinayetin azalacağı ve intiharın artacağını öne sürmektedir. Uzun zamandır intihar araştırmaları yapan David Lester 43 ülkeyi ve ayrıca Amerikan eyaletlerini birbirleriyle karşılaştırdığında böyle bir korelasyon bulmuştur.

Bununla birlikte, bu verilere ters düşen bulgular da mevcuttur: cinayet ve intihar oranlarının düşük (örn., İngiltere ve Yunanistan) ve yine bu davranışların her ikisinin oranının yüksek (örn., Finlandiya ve Macaristan) olduğu ülkeleri bulmak zor değildir. Ayrıca, yakın zamandaki birçok ülkede meydana gelen intihar olayları oranlarındaki artış karşılığında cinayet oranlarında da benzer bir artış ile birebir eşleşmemektedir.

Ayrıca, hapishanelerde intihar ve cinayet olayları yüksek oranlarda meydana gelmektedir. Kısa dönemli ve uzun dönemli hapiste kalanlar için yılda 100,000 kişide 50 ve 200 arasında intihar oranları bildirilmiştir; öte yandan genel popülasyonda yaşları aynı olan erkekler için intihar oranı 25’tir. Hapiste kalma süreleri daha kısa olanlarda intihar oranları daha yüksektir.

15. Diğer. Çoğu intihar olayının birden fazla nedeni vardır. Ciddi bir hastalığı olan, yakın zamanda eşinden boşanmış ve sonuç olarak “klinik major depresyon”’u olan bir varoluşçuyu ele alalım. Antidepresan ilaçlar reçete edilmiştir ve bunlar kendisini evden çıkacak kadar iyi hissetmesini sağlamaktadır. Bara gider, sarhoş olur ve eve gelir ve yatak odasındaki tabanca ile kendini vurur. Komşularından hiçbiri sese cevap vermez ve kan kaybından ölür. Bu kişinin ölümüne neden olan nedir; hastalığı mı, felsefe, boşanma, depresyon, ilaç, alkol, evde silah bulunması veya sosyal izolasyon? Ya da belki de, yukarıdakilerden hiçbiri: biraz farklı bir perspektiften bakıldığında, bu faktörlerden hiçbiri intihara neden olmamıştır, daha doğrusu, bu olaylarla bağlantılı acılar intihara zemin hazırlamıştır.

Hiç yorum yok: