TARİHÇE
Kriminolojide suçuların gösterdikleri özelliklere göre sınıflara ayrılmaları, tipolojisi ve haklarında tertip edilecek müeyyide ve tedbirlerin mensup oldukları sınıflara, tiplere göre uygulanmasının öne sürülmesi hatta Lombroso ve Ferri’den önce başlamıştır. Yeni tasniflerin de Ferri’nin evvelce yapmış olduğu tasnifin etki ve nüfuzunu göstermekte bulunduğunu iddia eden yazarlar vardır[2].
Lomboroso’dan önce Gall suçluları ihtiras etkisi altında hareket edenler, doğuştan iç güdülerle hareket edenler diye iki kısma ayırmıştı. Despine 1868 yılında dört sınıfı tasavvur etmişti:
1) Soğukkanlılıkla hareket eden suçlular,
2) İhtirasî suçlular,
3) Patolojik olmayan akıl hastalığı ve anormallikle bir arada suçlular,
4) Patolojik akıl hastalığı ile birlikte yada akıl hastası olan suçlular[3].
Açıklayalım ki, hemen her kriminolog, kendisine göre bir suçlu tipolojisi yapmıştır. Bu itibarla bugüne kadar yapılmış olan tipolojilerden hiçbirisinin mutlak doğru olduğunu söylemek imkânı yoktur.
Ayrıca şu hususa işaret edelim ki, kriminoloji çerçevesinde suçlular sınıflara ayrılmadan önce, daha orta çağlarda, (suçta itiyad) İtalyan Ceza doktrininde yer almış, böylece ilk defa suç işleyenlerle mükerrirler birbirinden ayrılmıştır. Keza öteden beri ceza sorumluluğu bakımından akıl hastalarının ve çocukların mutâd suçlulardan ayrıldıkları da bilinmektedir[4].
Lombroso ve Ferri’nin suçlu tasnifi: Lombroso suç işleyen insan adlı eserinde suçluları beş gruba ayırmaktadır:
1) Doğuştan suçlular,
2) Sar’alı suçlular,
3) Mukavemet olunamaz ihtiraslara sahip suçlular,
4) Akıl hastalığına veya akıl zaafına tutulmuş suçlular,
5) Tesadüfî Suçlular.
Sonradan Lombroso tesadüfi suçluları da üç ayrı alt gruba ayırmıştır: 1) Yarı suçlular (pseudo-criminali), 2) Kriminaloidler, 3) Anormal olmayan inatçı suçlular.
Ferri’de suçluları beşe ayırmaktadır:
1) Doğuştan suçlu,
2) Akıl hastası suçlu,
3) İhtirasî suçlu,
4) Tesadüfî suçlu,
5) İtiyadî suçlu.
Ferri’nin tasnifinin özelliği tesadüfî ve itiyadî suçlu ayırımı üzerinde durmuş olması ve itiyadî suçlu kavramını ortaya koymuş bulunmasıdır.
Bu bahiste Von Liszt’in tasnifinden de söz etmek gerekir[5]. Von Liszt suçluları,
1) Tesadüfî suçlular,
2) Islahı kabil daimi suçlular,
3) Islahı kabil olmayan daimi suçlular,
Olarak üçe ayırmakta ve her grup için ayrı ayrı müeyyide ve tedbirler tavsiye etmektedir. Von Liszt’in bu tasnifi 1897 yılında Milletlerarası Ceza Hukuku Birliğinin programına da girmiştir.
ÇAĞDAŞ TASNİFLER
Avrupa kriminolojisinde değişik teorik tasniflere tabi tutulduklarını görüyoruz. Buna karşılık Amerikan kriminolojisinde tasnif konusu pratik bakımdan ele alınmakta ve cezaevlerinde bulunan mahkûmlar çeşitli tasniflere tabi tutulmak suretiyle, bunların bünye ve karakterlerini en ziyade karşılayan bir ceza ve ıslah müessesesinde uygun bir rejime tabi tutulmak suretiyle iyileştirilmelerine çalışılmaktadır.
Burada tasniflerden bahsetme imkanı olmadığından burada kriminoloji bakımından önemli sayılan belirli bazı unsurları ele almak ve bu unsurlara olan oranı bakımından tasniflerin nelerden ibaret bulunduğunu göstermektir[6].
Bu bakımdan suçluları şu unsurlar bakımından tasniflere tabi tutmak mümkündür:
1) Suça neden olan etmenler bakımından (etiyolojik),
2) Psikolojik ve psikiyatrik bakımlardan, karakteroloji bakımından,
3) Klinik bakımından,
4) Suçluluğun nitelik ve yönü bakımından,
5) Ceza siyaseti, ıslah ve tedavi bakımından.
I. Suçluluğa neden olan etmenler (etiologique) bakımdan tasnif:
Bu bakımdan suçlular üçe ayrılmaktadır:
1) Suçluluğu iç nedenlerle belirlenenler,
2) Suçlulukları dış nedenlerle belirlenenler,
3) Suçlulukları aynı zamanda iç ve dış nedenlerle belirlenenler.
Böyle bir tasnifin, suçluluğun iç, bünyeye bağlı bedensel etmenlerle çevresel etmenlerin birbirinden ayrılabileceği, ik**** derecede önemli çevresel etkilerin ayrılabileceği hakkındaki bir görüşe bağlı olduğu açıktır. Bize göre, pratik olarak böyle bir ayırımın yapılması imkansızdır.
Her halde yukarıda bahsedilen tasnifin teorik bakımdan tasavvuru kabil ise de uygulama yönünden hangi suçluların biyolojik hangilerinin çevresel nedenlerle suç işlemiş olarak belirlenebileceklerini bilimsel kesinlikten uzak, bir tür takdir meselesi halini almaktadır.
II. Psikolojik, psikiyatrik bakımlardan ve karakteroloji bakımından suçluların tasnifi:
a) Psikolojik bakımdan tasnif: Psikolojik bakımdan ilk tasniflerden birisini, Egvind Obik[7] yapmıştır. Buna göre suçlular psikolojik bakımda üçe ayrılırlar:
1) Suç işlemek iradesi zayıf olanlar,
2) Ortalama güçte suç işlemek iradesine sahip olanlar,
3) Suç işlemek iradelerinde özel bir kuvvet ve sebat bulunanlar.
Tasnifin kesin olmadığı meydandadır. Diğer bir tasnif Hans W. Gruhle tarafından suçlunun hayattaki yön ve gidişi esas tutulmak suretiyle yapılmıştır[8]. Suçlular bu bakımdan beşe ayrılmaktadır:
1) Eğilimli (temayülî) suçlular,
2) Ruhî zayıflığa sahip suçlular,
3) İhtirasî suçlular,
4) Şeref ve kanaatleri dolayısı ile suç işleyenler,
5) Yokluk (ihtiyaç) suçluları.
Yazar eğilim suçlularını da ikiye ayırmaktadır: Temayülî suçlular aktif ve pasif kişilik sahibi olabilirler. Profesyonel suçlular aktif kişiliklerden ortaya çıkar.
Hurwitz psikolojik bakımdan ileri sürülebilecek suçlu tiplerinden özellikle tesadüfî suçlular ile duygusal suçlular (affectional offenders) üzerinde durmaktadır. Tesadüfî suçlularda antisosyal eğilim ve davranışlar yoktur; tesadüfî suçlu sadece kanunen kovuşturulması gereken bir fiil ve hareketi işleme bakımından çıkan fırsatları kaçırmaktadır; fakat bu fırsatı bizzat kendisi ortaya koymuş değildir. Fırsat sonucu işlenen suçta hafiftir. Psikolojik bakımdan tesadüfi suçlu itibariyle belirli bir özellik taşımaz, sadece dürtülere direnme gücü çok zayıftır.
Cinsel suçlar da, psikolojik bakımdan müphem bir kavramdır. Psikolojik bakımdan cinsel suçlar geçici bir şiddetli heyecan belirtmektedirler. Cinsel suçlu böyle bir heyecanın etkisi altında suçu işleyen kimsedir. Diğer bazılarına göre ise ihtirasî suçluları da bu kategoriye sokmalıdır.
Herhalde cinsel suçlu deyince bundan fiil ve hareketleri duygusal, cinselliği heyecanî şekilde beliren suçluları anlamak gerekir. Böylece cinsel suçlular, suçlarını işlerken belirli bir zenginleşme amacı güden diğer suçluların karşılık grubunu oluşturmaktadırlar[9].
b) Psikiyatrik bakımdan tasnif: Psikiyatrik bakımdan en ayrıntılı tasnifi Benigno di Tullio vermiş bulunmaktadır[10]. Tasnifi şöyledir:
I) Tesadüfî suçlular:
i) Sırf tesadüfî suçlular (yarı suçlular),
ii) Adî tesadüfî suçlular (yarı suçlular),
iii) Yolunu şaşırmış tesadüfî suçlular,
iv) İhtirasî veya cinsel haller nedeniyle tesadüfî suçlular.
II) Beden tipleri itibariyle suçlular, (itiyadî, profesyonel ve eğilimli suçlular):
i) Adî bedenî suçlular,
ii) Hypoévolutive yönde bedenî suçlular,
iii) Nöropsikopatik yönde bedenî suçlular,
iv) Psikopatik yönde bedenî suçlular,
v) Çeşitli yönde bedenî suçlular.
III) Akıl hastaları:
i) Suçlu akıl hastaları (criminels fous),
ii) Akıl hastası suçlular (fous criminel),
(psişik anormaller, nöropsikopatlar, psikopatikler, akıl hastaları)
Di Tullio bu tasnifin bir biyotipolojinin geliştirilmesi bakımından gerekli unsurları taşıdığını kriminolojik bakımdan suçluların bireyselleştirilmesine imkân verdiğini iddia etmektedir.
c) Karakteroloji bakımından tasnif: Geçen bahislerde vermiş olduğumuz izahlar, genel bir suçlu karakterinin bulunmadığını ortaya koymuştur. Fakat belirli bazı suçları işleyenlerin genellikle o suçu işleyenlere özgü karakter belirttikleri görülmüş ve böyle belirli ve mahsus suçların işlenmesi bakımından bir suçlu karakterinin bulunduğu bazı yazarlarca ileri sürülmüştür. Böylece karaktere bağlı suçlu tasnifi yapılmaktadır.
Jung’un[11] ortaya koyduğu psikolojik tipolojiye göre tipler içe dönük (entrovert) ve dışa dönük (extrovert) olmak üzere ve yine Janesch’in araştırmalarına göre ilgili ve ilgisiz olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar. Bu tipler suçlulara da uygulanmak suretiyle karakterolojik tasnifler elde edilebilir.
Bu konuda Exner’in yaptığı tasnifi de karakterolojik sayan yazarlar vardır. Exner tasnifini iki ayırıma dayanarak yapmaktadır:
a) Tesadüfî suçlular ve esas suçlular (criminel d’état)
b) Aktif ve pasif suçlular
Bu ayırımdan hareket ile suçlular, metodik bir organizasyon içinde faaliyetlerini yürüten, antisosyal, aktif halde suçluları (profesyonel suçlular), suç girişimleri ancak görünüşte bir san’atın yapılması gidişini gösteren sosyal, pasif haldeki suçlulardan (itiyadî suçlu) ayrılmak gerekir[12].
III. Klinik bakımdan tasnif:
Klinik bakımdan tasnif, suçların özellikleriyle suçlunun karakterini birleştirerek meydana getirilen tasnif şeklidir. Bu tasnif şeklinin en mükemmel bir tarzını Seelig’in[13] verdiği öne sürülmüştür.
Seelig’e göre suçlu tipi birbiri ile ilişki ve ahenk içinde bulunan ve birbirine bağlı olan birden çok karakteristiklerin bütünün bir tür bileşimini oluşturmaktadır. Bu nedenle, bir kişi aynı zamanda birden çok sınıflara mensup olabilir; suçlunun tasnifi suçlunun karakterini oluşturan vasıfları ile fiilin işlenmesi sırasındaki ruhî süreci ve fiilin işlenmesindeki hareket tarzını kombine eden bir esasa göre yapılmalıdır. Bu esas içinde yazar suçluları sekiz kriminolojik tipe ayırmaktadır:
1) Çalışmak istemeyen profesyonel suçlular,
2) Azalmış dirençleri dolayısı ile mala ilişkin haklara karşı suç işleyenler,
3) Saldırgan suçlular,
4) Cinsiyet freninin yokluğu nedeniyle suç işleyen cinsel suçlular,
5) Bir krizin etkisinde suç işleyenler,
6) İlkel reaksiyonlarla suç işleyenler,
7) İdeoloji suçluları,
8) Sosyal disiplinsizlikleri dolayısı ile suç işleyenler.
Seelig’e göre kadın ve erkek suçlular bu aslî sekiz tipten birine mensup bulunmaktadırlar. Fakat bu sınıflardan aynı zamanda ikisine mensup olan suçlular da vardır; bunlar karma tipleri oluştururlar. Bu sekiz tipten hiçbirisine mensup olmayan suçluların ise sayısı sınırlıdır.
Klinik yaklaşım çerçevesinde etiyolojik bir tasnifi Gibbens, Dr. Peter Scott’a atfen vermektedir. Adı geçenlere göre çocuk suçlular istidat verici (predisposing) ve sürükleyici (precipitating) sebeplerle suç işlemektedirler. İstidat verici sebepler kişiliği geliştirici eğilimleri belirler. Sürükleyici sebepler imkânlara, özel durumlara ve çocuğun yorumlarına ve bunların anlamlarına bağlanmaktadır. İstidat verici sebeplere bağlanan tipoloji, 1) kötü yetiştirilmiş, 2) kötü standartlara göre iyi yetiştirilmiş, 3) tâmir edici örnekleri belirten ve 4) kötü intibak etmiş olanlar olmak üzere dört kısma ayrılmaktadır.
IV. Suçluların sosyolojik bakımdan tasnifi:
Şunu açıklayalım ki, sosyolojik tasniften yazarlar başka başka anlamlar çıkarmaktadırlar. Hurwitz’e göre sosyolojik bakımdan suçlu tipleri, suçluların işledikleri fiil ve hareketlerin niteliğini karşılar bu görüş Nasyonal Sosyalist Alman Ceza teorisinde dikkatle uygulama yeri bulmuş ve kamu oyunda, adam öldürenler, hırsızlar, hayvanlara eziyet edenler gibi vasıflandırılan tavır ve hareket şekillerinin belirli suçlu tiplerini karşıladığı kabul edilmiştir[14].
Amerikan sosyolojik ekolünü temsil edenlerden Cavon ise şöyle bir tasnif şekli vermektedir[15].
1) Profesyonel suçlular,
2) Organize suça giren ve o suretle çalışan suçlular,
3) Suçlular içinde ve âleminde yaşayan suçlular (tesadüfî, arızî, beyaz yaka suçluları),
4) İtiyadî suçlular (alkolikler, uyuşturucu madde tutkunları, serseri ve dilenciler, küçük hırsızlar),
5) Alken bozuk ve malül suçlular (psikozları, psikonevrozları ve psikopatileri olanlar),
Görülüyor ki, bu tasnifte esas, suçun sosyal oluş süreci ve sosyal etkisidir.
Szabo ise sosyolojik tipolojinin sosyo-kültürel unsurlara dayanması gerektiğini açıklayarak aşağıdaki iki esası temel almaktadır.
1) Sosyalleşme süreci içinde suçlunun geliştirdiği hayat tarzı,
2) Belirli bir sosyal yapı içinde bireysel ve sosyal akibet olarak kişinin suç mesleği kavramı.
Mesela bir**** temel bakımdan Mayhew-Morov suçluları, tesadüfî, profesyonel, itiyadî suçlular olmak üzere üçe ayırmaktadır.
İk**** temel yönünden ise mesela Recless beş kriter önermektedir.
V. Suçluluğun niteliği ve yöne bakımından tasnif:
Suçluları tasnif için objektif olarak dıştan gözlemi yapılabilen unsurlara göre tasnif etmenin tek çaresi olarak bunların fiil ve hareketlerinin oluş ve gelişmesinde ki dış unsurları ele almak gereği ileri sürülmüştür. Bu esastan hareket edince suçluları 1) Mükerirler ve mükerir olmayanlar, 2) Kronik suçlular, 3) Yumuşak ve şiddetli suçlular olmak üzere sınıflara ayırmaktadırlar.
Mükerirler ve mükerrir olmayanlar ayırımı en eski geleneksel tasniftir. Tekerrürün ceza hukukundaki anlamı ile kriminolojideki anlamı arasında fark vardır. Kriminolojide esasen tekerrürden değil fakat (mükerrirlik) den söz edilmektedir. Kriminolojide mükerrir ceza hukukundaki anlamından ayrı olarak, genellikle birden çok suç işleyenler hakkında da kullanılmaktadır.
Suçlarını aradan uzun süre geçtikten sonra tekrar eden suçlulara had, kısa süreler içinde tekrar edenlere ise kronik suçlular adı verilmektedir.
Son yıllar zarfında Alman kriminolojisinde gözüken yeni bir yön, kişinin suçluluğundaki (genel yönü) Suçlular arasındaki suçlu tiplerinin değişik genel yönleri karşıladığı kabul edilmektedir. Bir çeşit suç işleyenlere (sat tipler), değişik suç işleyenlere ise (karma yada çokçu tipler) adı verilmektedir. Aynı zamanda iki suç türü üzerinde faaliyette bulunanlara (paralel tipler), suç faaliyetlerinde değişiklik yapanlara ise (değiştirici tipler) adı verilmektedir[16].
VI. Ceza siyaseti, iyileştirme (ıslâh ve tedavi-traitement) bakımından tasnif:
Bu çeşit tasniflere özellikle Amerikan kriminolojisinde rastlanmaktadır. Bu bakımdan esasen kanunlar suçları objektif veya bilimsel ölçülerle belirlenmesi kâbil vasıfları itibarı ile soyut olarak gruplara ayırmış ve bu gruplara göre müeyyidenin türünü ve miktarını belirlemişler, bu suretle cezanın bir tür kanuni bireyselleştirilmesini gerçekleştirmişlerdir. Küçük suçluların, fiil ve hareket serbestliğini kaldırmakla beraber, bunu önemli şekilde azaltan akıl hastalığına tutulmuş olan suçluların, sağır ve dilsiz suçluların, mükerrirlerin durumları böyledir. Görülüyor ki, bu tasnif bir bakıma suçluların hukukî tasnifini de karşılamaktadır.
Bizim burada sözkonusu etmek istediğimiz tasnif suç işlemesinde dolayı mahkûm edilmiş olan kişinin karakterine, kişilik bünyesine en uygun bir ıslah kurumundan ve uygun bir ıslah rejimi uygulanarak ıslah ve tedavisini sağlamak üzere pratik amaç ile yapılan tasniftir[17].
Bu tür bir tasnif yaş, cinsiyet, failin kurumdan kaçma ihtimali, fiilinin niteliği, reform ihtimali, eğitim ve öğretim ihtiyacı, fizik ve aklî şartlar, çalışma kabiliyeti, ırk gibi esaslara dayanılarak yapılabileceği gibi idarî bir takım düşüncelerle de yapılabilir; olay çıkarmağa eğilimli olan suçluları tecrit etmek gibi. Belirli tipteki homojen suçluları bir araya getirmek suretiyle grup tedavisini mümkün kılmak üzere de uygulanabilir. Böyle bir birleştirme kötü huyların sirayetini de önlemek imkanını sağlamış olur. Keza cezaevinde disiplini muhafaza bakımından cinsel dalâlet gösterenlerle, ********** madde tutkunlarını, belirli derecede psikopat olanları ayırmanın faydaları açıktır[18].
Hükümlülerin tasnifinin yararları:
Mahkûmların bu suretle tasnif edilerek cezalarını çekmelerinin faydaları şu suretle özetlenmektedir: Mahkûmların uygun usullerle tasnifi:
1) Değişik tipteki suçluların uygun tarzda tecridini,
2) Daha uygun gözetim ve denetim imkânını,
3) Daha uygun bir disiplini,
4) Mahkûmların üretim yeteneklerinin artmasını,
5) Mahkûmu yetiştirme ve tedavi hususundaki kolaylık ve imkânların daha etkili ve verimli şekilde kullanılmasını,
6) Islah ve yetiştirme programlarında devamlılığı,
7) Mahkûmların tavır ve hareketlerinin daha çok iyileşmesini,
8) Salıverilen mahkûmların hayattaki başarısızlık oranlarının düşmesini,
9) Bina ihtiyaçlarının uzun vadeli planlaştırılmasında daha uygun sonuçlar alınmasını sağlar[19].
647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanuna dayanılarak Türk ceza infaz sisteminde de gözlem, tasnif ve gruplaştırma prensip olarak uygulanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder