UYARI

DESTEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ... CLICK HERE TO SUPPORT.

ÇERNOBİL FACİASI SONRASI YAŞANANLAR

Çernobil Faciası nedir ?

26 Nisan 1986'da, yerel saatler 01.23'u gösterirken Ukrayna'da Kiev yakınlarındaki Çernobil kasabasında bulunan nükleer santralin dördüncü reaktörü infilak etti. Ve patlamayla birlikte reaktör bir anda alevler içinde kaldı. Büyük miktarda radyoaktif element atmosfere dağıldı. Çernobil'de o gece, ABD tarafından Hiroşima'ya atılan gibi belki de yüzlerce atom bombası patlamıştı.Radyasyon önce Ukrayna, Belarus ve Rusya'yı vurdu. Radyasyon yüklü bulutlar, fazla gecikmeden Avrupa ülkelerinin pek çoğunu ziyaret etti. Resmi verilere göre, kaza sırasında yayılan radyasyondan ilk olarak 31 kişi oldu. Ancak daha sonra ortaya çıkan veriler, felaketin zaman içinde on binlerce kişinin ölümüne yol açtığını, 50 bin kişinin felaketten etkilendiğini gösteriyor. 3.5 milyon Ukraynalı, çeşitli oranda radyasyona maruz kaldı...


Çernobil’den kaynaklanan radyoaktif serpinti 160 bin kilometrekare toprağı kirletti.
Çernobil faciası sonrası radyoaktif madde taşıyan bulutlar Avrupa ülkelerinin yanı sıra Türkiye’ye de ulaştı.
Çernobil faciasının sonuçları, olayın üzerinden 21 yıl geçtikten sonra bile etkisini sürdürüyor.
Çernobil Nükleer reaktöründeki patlamanın sonucunda çevre ülkelere yayılan radyoaktif parçacıkların büyüklüğü ve etkileri üzerine kazanın üzerinden geçen yıllarda ciddi bilimsel araştırmalar ne yazık ki yapılmamış ve radyasyon seviyesini gösteren sayısal değerler açıklanmamış olduğundan patlamanın hemen sonrasında Türkiye üzerindeki etkilerle ilgili yeterli veriye ulaşmayı imkansızlaştırmıştır.


Türk Tabipler Birliği nin ilk baskısı Nisan 2006′da yapılan “Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye’de Kanser” başlıklı raporunda Çernobil ile Karadeniz bölgesindeki Kanser vakaları arasındaki ilişki ortaya konulmuştur. Raporda Çernobil’deki patlama sonrasında oluşan radyoaktif bulutların 3 Mayıs 1986 Cumartesi günü Trakya’ya, 4-5 Mayıs günleri Batı Karadeniz’e, 6 Mayıs günü Çankırı üzerinden Sivas’a, 7-9 Mayıs tarihlerin Trabzon-Hopa’ya ulaştığı 10 gün sonra da tüm Türkiye’ye radyoaktif parçacıkların yayıldığı belirtilmektedir. Yine raporda hatırlatıldığı üzere dönemin yetkililerin Çernobil’in Türkiye’de üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı şeklindeki açıklamalarına karşılık radyoaktif değeri 600 Bq/kg’ın altında olduğu belirtilen ve İngiltere’ye ihraç edilen fındık İngiltere tarafından geri gönderilmiştir
Kanser Karadenizlilerin psikolojisini bozdu.

Karadeniz’de kanser vakalarında patlama yaşanıyor. Halk bunalımda. Karadenizliler bunu 21 yıl önce yaşanan ve halktan gizlenen Çernobil faciasına bağlıyor
Karadeniz, boydan boya ‘hastalıktan olma’ ölüm kokuyor. Karadeniz’in dağlara bir mısır tanesi gibi serpilmiş evlerinden oluşan küçük kasaba camilerinden her gün ‘ölüm nedeni aynı cenazeler’ kalkıyor. Kara yemişlerin, fındıklıkların ve çay bahçelerinin aralarında belli belirsiz kalmış mezarlıklar, artık yeni sakinlerini kabul etmekte zorlanıyor. Karadeniz’de hiç kimse, kendilerine ölüm taşıyan bu hastalığı bilinen adıyla anmıyor. Kanser, bu bölgede ‘kötü hastalık’, ‘mek çeşit’ ya da ‘Megal Hivonditun’ olarak adlandırılıyor. Karadenizli, ‘kanser’ kelimesini kullanmamaya çalışarak, çaresizliğinin orta yerine geleneksel bir tedbir koymaya çalışıyor. “Kötülükler dilden uzak olursa, bedenden de uzak olur” diye konuşuluyor.


“Çayları imha edin” denilen rapor görmezden gelindi
TAEK, 1987 yılından itibaren ölçüm sonuçlarının hızla düşerek doğal düzeylere indiğini, Karadeniz’deki radyoaktivite seviyelerinin insan sağlığı, ekosistem ve çevre güvenliği açısından bir risk oluşturmadığını savundu.

Ancak aynı dönemde Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) bilim adamlarının yaptığı bir araştırmada ‘çayların imha edilmesi gerektiği’ uyarısı yapıldı. Zira bilim adamları çayda kilogram başına 10 bin ton bekörel oranında radyasyon tespit etmişti.
Bu rapor dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral başkanlığında kurulan Türkiye Radyasyon Güvenliği Komitesi’ne (TRGK) sunuldu. Ancak Komite’de yer alan TAEK Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre ‘ölçümlerin hatalı, çayların temiz’ olduğunu savundu.

Bunun üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 14 ağustos 1986’da YÖK’e yolladığı bir mektupla TRGK’nın bilgisi dışında radyasyonla ilgili yapılacak tüm yayınlara yasak getirdi. Mektup 28 ağustosta tüm üniversitelere gönderildi.

Bakan Aral: “Biraz radyasyon iyidir”
Radyasyonun etkileriyle ilgili yayınlara yasak getirilirken, halkı ‘rahatlatma’ kampanyası başlatıldı. Bakan Aral TV’ye çıkarak canlı yayında çay içti. Aral’ın akıllara kazınan bu görüntülerine “biraz radyasyon iyidir” sözleri eşlik etti.

Aral gazetelere verdiği demeçlerde de, ”dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye’de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir” diyordu.

Özal: “Radyoaktif çay daha lezzetli”
Dönemin Başbakanı Turgut Özal “radyoaktif çay daha lezzetlidir” diyerek basına poz verirken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren “radyasyon kemiklere yararlıdır” diyordu.

Bakan’dan yıllar sonra gelen itiraf: “Gizledik”
Bakan Aral, 1992′de özel bir söyleşi sırasında şöyle dedi: “Hükümet gerçekten de Çernobil’in Türkiye üzerindeki etkileri konusundaki gerçekleri ve rakamları gizlemiştir.”







NÜKLEER ENERJiYE HAYIR!!!

Hiç yorum yok: