UYARI

DESTEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ... CLICK HERE TO SUPPORT.

Öldürme Güdüsü

Bir yazıya odaklanmış özümseyerek okumaya çalışıyorum. ZZZzzz.. ZZZzzzzzzzz... Zz.. Zz.. Sesleriyele tüm dikkatim dağılıyor. Dikkatimi dağıtan bu yaratığı bir terlik darbesiyle duvara mıhlıyorum. Sonrasında bir pişmanlık, hem terliği hemde duvarı kirlettiğim için bir pişmanlık bu. Yoksa ölen pis mahlukat kimin umurunda. Bu birçoğumuzun, küçük farklılıklarla (terlik değilde gazete) başına gelmiş bir hadisedir. Ama hepsinde ortak olan, hikayenin 'pis mahlukatın' gebermesi ile bitmiş olmasıdır.

Yazıyı okumaya devam ediyorum ama nafile az önceki hadise beni farklı düşüncelere sürüklüyor, okusamda anlayamayacağım bir hale geldiğim için okumayı bırakıyorum.

Bu hadisenin neden beynimi bu kadar meşgul ettiğini düşünüyorum, başlıyorum bir analize; az önce ne yaptım diye:
1- ZZZzzz..
2- hımmm..
3- Cinayet için iyi bir cisim arıyorum, buldum terlik
4- Ve son.. Duvar ve terlik sinek görünmüyor bile.
Peki '1' olmasa yani beni rahatsız etmese yinede aynısını yaparmıydım. hımm.. Kim duvara konmuş bir sineği öldürme cazibesini reddedebilirki. Cevabım evet oluyor.

insanlar Nasıl Gözünü Bile Kırpmadan öldürebilir?

Aslında cevap yukardaki şu kısa metinde gizli. Olay kişisel değer yargılarından kaynaklanmaktadır.
Sorsalar bu canlıyı neden öldürdün diye, cevap şu olacaktır: Ya ben sinek öldürdüm.
Sanki sinek onun için canlı katagorisine bile girmemektedir. Dolayısıyla onun varlığı veya yokluğu bir sorun teşkil etmemektedir, hatta yokluğu varlığından daha iyi olacaktır.

Sinek öldürmek ile insan öldürmek aynı şey mi? Aynıdır demiyorum ama en basitinden yazılışlarında bile bir benzerlik göze çarpmıyor mu?

çocukluğundan beri sevgi yüzü görmemiş, annesi babası, olmayan veya kötü insanlar olan, öğrenciliğinde arkadaşlarınca dışlanmış öğretmenlerince itilmiş azarlanmış bir kişiyi düşünelim. (Nefsi müdafa dışındaki cinayetlerde ki katil rolünü oynayanlar genelde bu tarz insanlardır.)
Sorunun kendisinde olduğunu, bir hastalık taşıdığını düşünen bu kişi kendisini asosyal bir yaşama mahkum edecektir. Taki hayatında kendisine az da olsa insanca davranan bir kişiyle karşılaşana dek. işin rengi buradan itibaren değişmektedir. Bu ilgiyi gördüğünde artık hastalığın kendisinde değil de diğerlerinde olduğunu düşünecektir. Bundan sonra, kendisine önemsiz, hastalıklı bir nesne gibi baktığını sandığı insanlara karşı, kendisi aynı tavrı takınacak ve insanları önemsiz, hastalıklı (sürekli bızırdayan sineklermiş gibi) görmeye başlayacaktır. Bu durumda insanların varlığı yokluğu bir anlam ifade etmeyecektir hatta onun için insanlar yokluğu daha iyi olan metalara dönüşeceklerdir. Cinayetinin ardından delilleri yok etmek için değil 'duvardaki ve terlikteki lekeyi' yok etmek için bir çabaya girecektir. çünkü öldürdüğü değil çevreyi kirletmiş olması onu rahatsız etmektedir. Hiç bir yardım almayan kişinin değer yargıları zamanla bu tarz bir değişim göstermiştir. çogu katilin profilinde hayvan sevgisi düzeyinin ortalamanın üzerinde oluşu, onların gözü dönmüş caniler değil değer yargıları farklılaşmış insanlar olduklarını gösterir. Malesef daha büyük fiziki ve ruhsal şiddete maruz kalanlar, cinayetlerinde daha vahşi yöntemleri ve işgenceleri uygulamaktadır. Bu anlattıklarım beyninin kullanımını tamamen kaybetmemiş olan suçlular için geçerlidir.

Toplumun değer yargılarıda kişinin değer yargılarını etkileyen önemli bir aktördür.
Kendi toplumumuzdan bir örnek vereyim. Konuya en uygun örnek namus cinayetleridir. Herhangi bir namusu kirletici hareketin cezası ölümdür hatta belki suçu olmadan kirletilen kişinin de ölümüdür, onlar artık patlatılması gereken sivilceler gibidirler. Bu cinayetlerin en şereflisi gibi görülür ve katil her yerde itibar görür. Uygar olarak görülen bir ülkede ise gözü önünde annesiyle veya kız kardeşiyle ilişkiye girildiğini gören kişinin tepkisi odasına kapanmaktan öteye geçmeyebilmektedir.

Toplumsal değer yargısının en kötü etkilerinden biri ise Sırpların yaptıklarıdır.
"Hristiyanlık inancına göre müslümanlar günahkarlardır ve dünyada kaldıkları heran daha çok günah işleyecekleri için öldürülmeleri onlara yapılan bir iyilik olacaktır" diye düşünmektedirler. Yaptıkları vahşi katliamların temel dayanağıda bu düşüncedir. Müslümanları, insan değil öldürülmesi gereken sürekli bızırdayan sinekler gibi görmeye başlamışlardır ve sonucu hepimiz biliyoruz.
Malesef aynı sapkın düşünce bugün Iraktaki Amerikan askerleri içinde geçerlidir. ölen arkadaşı için ağlayan askerin, öldürdüğü Iraklının başında sırıtarak poz vermesi insanı hayrete düşürmektedir.

Hiç yorum yok: